Nitelikli Dolandırıcılık Davası Nasıl Açılır ve Görülür? Dolandırıcılık suçu, hileli davranışlarla bir kimsenin aldatılması ve bu yolla haksız menfaat elde edilmesi olarak tanımlanır. Ancak, suçun daha ağır şartlar altında işlenmesi halinde nitelikli dolandırıcılık söz konusu olur. Bu durum, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 158. maddesinde ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.
Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Nedir?
Basit dolandırıcılıktan farklı olarak nitelikli dolandırıcılık, suçun daha tehlikeli veya toplumsal açıdan daha zararlı koşullarda işlenmesi halinde ortaya çıkar. TCK 158. maddeye göre nitelikli dolandırıcılığın bazı halleri şunlardır:
Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması,
Bilişim sistemleri veya banka araçlarının kullanılması,
Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi,
Tacir veya şirket yöneticisi sıfatıyla güvenin kötüye kullanılması,
Sigorta bedeli almak amacıyla yapılan eylemler.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/5-269 E., 2019/497 K. kararında, dolandırıcılığın nitelikli sayılması için failin hileli hareketlerinin mağdurun iradesini etkileyecek yoğunlukta olması gerektiğini vurgulamıştır.
Nitelikli Dolandırıcılık Suçunun Cezası Kaç Yıl?
TCK 158’e göre nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Bazı hallerde ceza daha da ağırlaştırılabilir:
Suçun kamu kurumlarına karşı işlenmesi halinde alt sınır 4 yıl hapis cezasıdır. Banka veya kredi kurumlarına karşı işlenirse, hem hapis cezası hem de yüksek miktarda adli para cezası uygulanır.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/3254 E., 2017/4829 K. kararında, banka üzerinden yapılan işlemlerle mağdur edilen kişilere karşı işlenen fiillerde ağır ceza verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Nitelikli Dolandırıcılık Davası Hangi Mahkemede Görülür?
Nitelikli dolandırıcılık suçları, cezanın üst sınırı dikkate alınarak Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından görülür. Basit dolandırıcılık (TCK 157) davaları Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılırken,
Nitelikli dolandırıcılık davaları doğrudan Ağır Ceza Mahkemesi’nin görev alanına girer. Dava sürecinde, delillerin titizlikle toplanması, mağdurun zararının tespiti ve failin kastının değerlendirilmesi önemlidir.
Nitelikli Dolandırıcılık Dava Süreci Nasıl İşler?
Nitelikli dolandırıcılık davası şu adımlarla ilerler:
Mağdurun şikayeti üzerine savcılık soruşturma başlatır. Soruşturma sonunda yeterli delil varsa iddianame hazırlanır. Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul ederse yargılama süreci başlar.
Yargılama sonucunda suç sabit görülürse fail hakkında hapis ve adli para cezası verilir.
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2018/4521 E., 2019/2748 K. kararında, failin suç işleme kastı ve hileli hareketlerinin derecesi dava sürecinde dikkatle incelenmesi gereken hususlar olarak belirtilmiştir.
Nitelikli Dolandırıcılık Davası Nasıl Açılır ve Görülür? Avukat ve Danışmanlık
Nitelikli dolandırıcılık, hem mağduru hem de toplumu derinden etkileyen ciddi bir suçtur. Ağır cezalar öngörüldüğü için hem mağdurların hem de şüphelilerin mutlaka ceza hukuku alanında uzman bir avukattan destek alması gerekir.
İlkay Hukuk Bürosu olarak, nitelikli dolandırıcılık suçlarında soruşturma ve kovuşturma aşamalarında hukuki danışmanlık ve profesyonel avukatlık hizmeti sunuyoruz.

Nitelikli Dolandırıcılık Davası Nasıl Açılır ve Görülür?
TCK’nın 157. Maddesi şeklinde tanımlanmıştır. Sanığın TCK’nın 158/1-f maddesindeki banka vasıta kılınmak sureti ile nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılması talep edilmiştir.
Hile objektif olarak hataya düşürücü ve başkasının tasavvuru üzerinde etki meydana getiren her türlü davranıştır.
Yani gerçekte mevcut olmayan bir hususu mevcut göstermek veya gerçekleşmiş bir olayı olduğundan başka türlü ya da hiç gerçekleşmemiş gibi göstermek sureti ile bir insanın yanılgıya düşürülmesidir. Hile icrai bir davranış ile gerçekleştirilebileceği gibi karşı tarafın içine düştüğü hatadan yanlış bilgi sahibi olmasından yararlanarak ihmali bir davranışla da gerçekleştirilebilir.
Dolandırıcılık suçunun oluşması için sanığın hileli davranışlarla muhatabını aldatmış olması gerekmektir. Aldatma muhatabın iradesini etkileyen bir niteliği sahip olduğu için aynı zamanda kişilerin irade özgürlüğü de ihlal edilmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için fiilin hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp onun veya başkasının zararına olarak kendisine veya başkasına bir yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Yalan belli oranda ağır yoğun ve ustaca olmalı sergileniş açısından mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırmalıdır. Kullanılan hile ile mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu kandırıcı davranışlar ile yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikli olup olmadığı olaya göre değerlendirilmeli olayın özelliği mağdurun durumu fiil ile olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli kullanılmış ise gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
O halde hileli davranışın aldatacak nitelikte olması gerekir. Basit bir yalan hileli hareket olarak kabul edilemez. Hileli hareketin ne olduğu mağdur üzerindeki etkisi kandırılabilecek bir hareket olup olmadığı mağdurun iyi niyeti ve güven duygularının suiistimal edilip edilmediğine bakılmalıdır. (Nitelikli Dolandırıcılık Davası)
Nitelikli Dolandırıcılık Davası – Yargıtay Kararı
DOLANDIRICILIK SUÇU – SANIĞIN EYLEMİNİN NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇUNU OLUŞTURUP OLUŞTURMAYACAĞINA İLİŞKİN DELİLLERİN TAKDİRİNİN ÜST DERECELİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNE AİT OLDUĞU
ÖZET: Sanığın eyleminin “Kişinin kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumu çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekir. (Nitelikli Dolandırıcılık Davası)
Nitelikli Dolandırıcılık Davası Sıkça Sorulan Sorular
NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇLARI – DÖRT SANIĞIN BİRLİKTE HAREKET EDİP ŞİRKETİN İFLAS AŞAMASINDA OLUP ÇEKLERİ ÖDEME İMKANININ KALMADIĞI BİR TARİHTE SUÇA KONU ÇEK İLE ARABA SATIN ALIP ÜÇ GÜN İÇERİSİNDE BAŞKASINA SATMAK SURETİYLE NAKDE ÇEVİRDİKLERİ – BERAAT KARARININ KALDIRILMASI.
ÖZET: Dört sanığın birlikte hareket ettikleri aşikar olup sanık M. P. K.’nun şirketinin iflas aşamasında olup çekleri ödeme imkanının kalmadığı bir tarihte suça konu çek ile araba satın alıp 3 gün içerisinde başkasına satmak suretiyle nakte çevirdikleri,
Aynı günlerde iflas erteleme kararı alan ve iflas erteleme davası açan ve buna istinaden çeklerin ödenmesi ve icra takiplerine tedbir koyduran sanık M. P. K.’nun ödeme niyeti olmadığı ve karşılıksız çıkmasından mütevellit bir yasal kovuşturmaya uğramayacağını da düşünerek bu çeki verdikten sonra müştekinin yaptığı icra takibine de itiraz ederek çekin tahsil imkanını yok ettiği,
Bunun karşılığında arabayı satmak suretiyle haksız menfaat temin ettikleri, bütün bu fiilleri bir plan çerçevesinde yaptıkları ve dolandırıcılık kastı ile hareket ettikleri sabit görülmüş, ilk derece mahkemesinin beraat kararı yerinde görülmeyerek kaldırılmasına karar verilmiştir.
NİTELİKLİ HIRSIZLIK SUÇU – SUÇA KONU BİLEZİKLERİN DEĞER OLARAK AZ OLMADIĞININ ANLAŞILDIĞI – SANIĞIN ÇALDIĞI BİLEZİKLERİ İADE ETMEDİĞİ GİBİ MÜŞTEKİNİN ZARARINI DA KARŞILAMADIĞININ ANLAŞILDIĞI – SANIK HAKKINDA ARTIRIM VE İNDİRİM MADDELERİNİN UYGULANMASINA YER OLMADIĞI KARARI VERİLMESİ.
ÖZET: 5271 sayılı TCK’nun 142/2-b maddesinde yazılı suçun yaptırımının, 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunun 62. maddesi ile yapılan değişiklikten önce, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasını gerektirdiğinden, aynı Kanunun 7/2 maddesi hükmü de gözetilerek, sanık lehine olarak değişiklikten önceki yaptırım uygulanmış,
Ancak TCK’nun 61. maddesi hükmü de gözetilerek, suçun işleniş şekli, zaman ve yeri ile suç konusunun önem ve değeri dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşılarak temel cezanın belirlenmesi gerekmiştir.
Suça konu bileziklerin değer olarak az olmadığı anlaşıldığından TCK’nun 145/1 maddesinin, sanığın çaldığı bilezikleri iade etmediği gibi müştekinin zararını da karşılamadığı anlaşıldığından hakkında TCK’nun 168. maddesinin,
Sanığın geçmişteki hali, sabıkalı kişiliği, suçtan sonraki davranışları dikkate alınarak 5237 Sayılı TCK.nun 62/1-2. maddesinin ve sanık hakkında başkaca artırım ve indirim maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

Strazburg Cad. Bina No: 10 Kat:3 Daire: 9-10-11-12 PK:06410 Sıhhiye - Çankaya - ANKARA
+90 312 995 02 02
E-Posta Gönderin
SORULAR
Merhaba cep telefonu üzerinden üzerinden dolandırıldık 130.000 TL tutarında. Yapılan nitelikli dolandırıcılıkta bankanın açığı olduğu kanısındayım. Bu dava için çalışma yapabilirmiyiz?
Yaşadığınız olay, Türk Ceza Kanunu kapsamında nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturur ve aynı zamanda banka nezdinde de hukuki sorumluluk doğurabilir. Öncelikle savcılığa suç duyurusunda bulunarak adli süreci başlatmanız gerekir. Diğer taraftan bankanın gerekli güvenlik tedbirlerini almadığı, müşteri hesaplarını koruma yükümlülüğünü ihlal ettiği yönünde deliller mevcutsa, bankaya karşı tazminat davası açmanız mümkündür.
Bankalar, mevzuat gereği elektronik bankacılık işlemlerinde müşterilerini korumakla yükümlüdür; bu yükümlülüğün ihlali halinde sorumluluk doğabilir. Dolayısıyla hem ceza soruşturması hem de bankaya karşı hukuk davası yürütülebilir. Bu tür davalarda teknik bilirkişi raporları büyük önem taşır. Süreci kayıpsız ilerletebilmek için bir avukat aracılığıyla hem savcılık hem de hukuk boyutunda eş zamanlı başvuru yapmanız en doğru yol olacaktır.